İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı

İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı

Başlangıcı bilinmeyen bu dönem, II. yüzyıla ka­dar sürmüştür. Bu dönemdeki Türkler göçebe bir yaşam biçimi­ne sahipti. Toplumsal ve ekonomik farklılaşmalar henüz ortaya çıkmamıştı. Bu ortaklaşmacı yaşam biçiminin yansımalarını sanat ürünlerini de görürüz. Türkler önceleri Şamanizm dininin etkisinde kalmakla birlikte sonraları, Maniheizm ve Budizm dinlerinin etkisinde kalmışlardır.Bu dönemde savaş, göç gibi toplumsal olayların yanında “şölen” adı verilen av törenleri, “yuğ” adı verilen cenaze törenleri sanat ürünlerine kaynaklık etmiştir.Göçebe yaşam biçimi ve sık sık din değiştirme, hem yerleşik kültürün oluşmasını engellemiş, hem de edebiyat ve sanat ürünlerinin günümüze ulaşmamasına neden olmuştur. Bu dönem sözlü ve yazılı Türk edebiyatı olarak ikiye ayrılır:

Sözlü Türk Edebiyatı ve Özellikleri

1. Şiirler, kopuz adı verilen saz eşliğinde; ozan, kam, baksı adı verilen şairlerce söylenmiştir.

2. Şiirler, din törenlerinden doğmakla birlikte dindışı eğlence ve törenlerde gelişmiştir.

3. Şiirlerde dil, yabancı etkilerden uzaktır. Yalın bir dil kullanılmıştır.

4. Şiirlerde hece ölçüsü kullanılmıştır. Nazım birimi dörtlüktür. Genellikle yarım uyak kullanılmıştır. Uyak düzeni ( abab / cccb / dddb) biçimindedir.

5. Bu dönemin başlıca ürünleri destan, koşuk, sav ve sagudur. ( Bu konuda Türk edebiyatında nazım biçimleri ve türleri konusunda geniş bilgi verilecektir)

6. Koşuklarda aşk ve doğa, destanlarda kahramanlık.sagularda ölüm korkusu işlenmiştir.

Yazılı Türk Edebiyatı Özellikleri:

Bu dönem 8. yüzyılda başlayıp 10. yüzyıla kadar sürer. Türk edebiyatına ait en eski yazılı belge, Yenisey Kırgızları tarafından Göktürk alfabesiyle yazılan Yenisey Yazıtları’dır. Ancak bunlar okunamamışlardır. Yazılı belge olmaktan Öte edebi bir değerleri yoktur. Asıl önemli belgeler 8. Yüzyılda yazılan Göktürk Yazıtları‘dır. Orhun Irmağı yöresinde bulundukların­dan bunlara Orhun Yazıtları da denir.

Yazılı Türk Edebiyatı Özellikleri:

1. Göktürk Abideleri, Türk edebiyatının bilinen ilk yazılı belgeleridir. Yazıtlardaki olgun anlatım özelliğinden, önceden de var olup ele geçmeyen ürünlerin de olabileceği düşünülmektedir.

2. Dönemin ürünlerinde hem dinsel hem de din­dışı etkiler görülür.

3. Bu yazıtlar kullanılan ilk Türk alfabesini gü­nümüze ulaştırmıştır.

4. Yazıtlar Türk dili ve edebiyat tarihinin dışında, tarih, sosyoloji, etnografya için de değer taşır.

5. Yazıtlarda hem halk diliyle ( Tonyukuk abidesi) hem de sanatlı bir söylev diliyle ( Bilge Kağan Abidesi ve Kültigin Abidesi) anlatım görülür.

6. Yazılı edebiyat döneminde Göktürkçe Kuzey Lehçesi ve Uygurca (Güney Lehçesi) kullanılmıştır.

7. Yazıtlarda, ses tekrarına dayalı (aliterasyonlu) bir anlatım vardır. (Söz sanatlarından yararlanılmıştır.)

8. Orhun Abideleri‘nde, ulusal birliğin önemi, ulusal benli­ğin korunması gerektiği vurgulanmaktadır.

9. Bazı atasözleri ve destanlarımız bu dönemde yazıya geçirilmiştir.

Göktürk (Orhun) Yazıtları

18.yüzyılın ortalarında İsviçreli bir subay olan Srahlenberg tarafından bulunan Göktürk Yazıtları (Orhun Kitabeleri), 1893′te de Danimarkalı Türkolog Thomsen tarafın­dan okunarak dünya edebiyatına kazandırılmıştır. Orhun Yazıtları‘nın konusu Göktürk tarihidir. Dağınık durumdaki Türklerin devlet kurmaları, son­radan güçsüzleşerek bağımsızlıklarını yitirmeleri, Çinlilerin egemenliğine girmeleri, tekrar güçlenmele­ri ve bunların nedenleri yazıtların ana konularıdır. Yazıtlar gelecek kuşaklara etkili bir sesleniş niteli­ğindeki Öğütleri anlatır. Göktürk Kitabeleri, dikili üç büyük taştan oluş­maktadır:

Tonyukuk Anıtı ( 720 )

Yazarı Vezir Tonyukuk‘tur. Tonyukuk Yazıtındaki dil ve anlatım yalındır. Bilge Tonyukuk, Çinlilerle yapılan savaşları anı üslubuyla anlatmıştır. Tonyukuk Anıtı‘nda Göktürklerin Bilge Kağan dönemindeki toplumsal durumlarını da göre­biliriz.

Kültigin Anıtı (732 )

Yazarı Yoluğ Tigin’dir. Bilge Kağan savaşta ölen kardeşi Kültigin adına diktirmiştir. Kültigin Anıtı , anı-söylev karışımıdır. Anlatım sanatıdır.

Bilge Kağan Anıtı ( 735 )

Bilge Kağan Anıtı’nın yazarı Yoluğ Tigin’dir. Bu anıtta Bilge Kağan konuşturulmaktadır. Kitabede öğüt havası vardır. Bu anıt Bilge Kağan’nın 734′te ölümünden sonra oğlu tarafından Bilge Kağan adına dikilmiştir. Bu kitabe hem parçalanmış hem de devrilmiştir. Bu yüzden fazlasıyla tahrip olmuştur.

ATATÜRKÇÜ BİR CUMHURİYET GENCİ
 

SİTEME HOŞGELDİNİZ. BEN ORTA ÖĞRETİM ÖĞRENCİSİ ATATÜRKÇÜ, CUMHURİYETE BAĞLI BİR TÜRK GENCİYİM. BU SAYFALARDA YAZILARIMI VE DİLİM DÖNDÜĞÜNCE BİLGİLERİMİ PAYLAŞARAK BELKİ BİR FAYDAM OLUR DİYE ÇABALAMAKTAYIM... SEVGİ VE SAYGILARIMLA...

TÜRK OLMAK...
 
TÜRK OLMAK YÜREK İSTER, CESARET İSTER, DAMARLARINDAKİ ASİL KANIN ONURUNU TAŞIYACAK GÜÇ İSTER...
KİMLİĞİNDE DEĞİL YÜREĞİNDE TÜRK OLAN BİR TÜRK EVLADIYIM...
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ
 
Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!




Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927





GENÇLİĞİN ATATÜRK'E CEVABI
 
Ey Büyük Ata,
Varlığımızın en kutsal temeli olan, Türk İstiklâl ve Cumhuriyetinin sonsuz bekçisiyiz. Bu karar, değişmez irademizin ilk ve son anlatımıdır. İstikbâlde, hiçbir kuvvet bizi yolumuzdan döndürmeyecektir. Bizler, bütün hızımızı senden, ulusal tarihimizden ve ruhumuzdaki sönmez inanç ateşinden alıyoruz. Senin kurduğun güçlü temeller üzerinde attığımız her adım sağlam, yaptığımız her atılım bilinçlidir. En kıymetli emanetimiz olan, Türk İstiklâl ve Cumhuriyeti, varlığımızın esası olarak, eğilmez başların, bükülmez kolların, yenilmez Türk evlatlarının elinde sonsuza dek yaşayacak ve nesillerden nesillere devredilecektir. İstiklâl ve Cumhuriyetimize kastedecek düşmanlar, en modern silahlarla donanmış olarak, en kuvvetli ordularla üzerimize saldırsalar dahi, ulusal birliğimizi ve yenilmez Türk gücünün zerresini bile sarsamayacaktır. Çünkü, bu aziz vatanın toprakları üzerinde yetişen azimli ve inançlı Türk gençliği, dökülen temiz kanların ve Cumhuriyet devrimlerimizin aydın ürünleridir. Vatanın ve milletin selameti için her zorluğa iman dolu göğsümüzü germek, gerçek amacımızı olacaktır.

Ey Türk'ün büyük Ata'sı !
İstiklâl ve Cumhuriyetimizi korumak gerektiği zaman, içinde bulunacağımız durumlar ve şartlar ne olursa olsun, kudret ve cesaretimizi damarlarımızdaki asil kandan alarak, bütün engelleri aşıp her güçlüğü yenmek azmindeyiz.

Türk gençliği olarak özgürlüğün, bağımsızlığın, egemenliğin, cumhuriyet ve devrimlerin yılmaz bekçileriyiz. Her zaman, her yerde ve her durumda Atatürk ilkelerinden ayrılmayacağımıza, çağdaş uygarlığa geçmek için bütün zorlukları yeneceğimize, namus ve şeref sözü verir, kendimizi büyük Türk ulusuna adarız.

Türk Gençliği
DERS İZLE
 
 
Bugün 27 ziyaretçi (31 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol