Halk Edebiyatı

Halk Edebiyatı

Kaynağı halk kültürüdür. Geleneğe bağlı olarak gelişen sözlü bir edebiyattır. Kökleri Türklerin İslamiyeti kabul edişi öncesine kadar dayanır. Bugün de varlığını az çok sürdürmektedir. Bu edebiyat halkın duygu ve düşüncelerini, yaşama ve dünyaya bakışını yansıtır. Halk diliyle oluşturulmuştur.Yaratıcıları belli olan Aşık ve Tekke edebiyatı ürünleri, sözlü gelenekte ortaya çıkan ve halkın ortak malı olmuş ninniler, türküler, bilmeceler, masallar, halk öyküleri, seyirlik halk oyunları (Karagöz, Ortaoyunu, Meddah ) bu edebiyatın içinde yer alır.

Halk edebiyatı üç ana bölümde incelenir:

1. Anonim (Ortak) Halk Edebiyatı

2. Aşık Edebiyatı

3. Tekke (Tasavvuf) Edebiyatı

Halk Edebiyatı Özellikleri

1. Hem şiir hem de düzyazı alanında ürünler ve­rilmekle birlikte, şiir daha da ağırlıktadır.

2. Halk öykülerinin, eski destanlarından, halk şi­irlerinin koşuk ve sagulardan İzler taşıdığına baka­rak, bu edebiyatın, İslamiyet öncesi Türk edebiyatının bir devamı olduğunu düşünebiliriz.

3. Masal ve destanlardaki olağanüstülükler dı­şında konular genelde somut ve gerçekçidir. Halk edebiyatında biçimden çok konu önem taşır.

4. Aşk, doğa sevgisi, gurbet, ayrılık, özlem, din ve tasavvuf, kahramanlık, mizah Halk edebiyatının başlıca konularıdır.

5. Şiirler işlenen konulara göre güzelleme, taş­lama, ağıt, koçaklama gibi adlar alır.

6. Dil halkın konuştuğu Türkçe olmakla birlikte, bazı ozanların dilinde yöresellik de gözlenir.

7. Koşma, türkü, mani,destan semai gibi değişik nazım biçimleri kullanılmıştır.

8. Nazım birimi dörtlük, kullanılan ölçü hecedir. Hecenin daha çok 7′li, 8′li ve 11′1İ kalıpları kullanıl­mıştır.

9. Halk ozanlarından bazıları, birtakım etkilen­meler bir sonucu aruzu da kullanmıştır. Divan ve tasavvuf şiirinden etkilenen halk ozanlarının şiirle­rinde Arapça ve Farsça sözcükler daha çoktur.

10. Anlatım canlı, yalın ve içtendir.

11. Şiirler bir saz eşliğinde, bir hazırlık olmaksı­zın doğaçlama olarak söylenmiştir.

12. Kimi şiirlerde, Divan şiir ölçüsünde olma­makla birlikte zaman zaman söz sanatları ve kalıplaşmış sözler de kullanılmıştır. Ancak bunter genel­lenmeyecek kadar azdır.

Tasavvuf (Tekke) Edebiyatı

Anadolu’da 13.yüzyıldan sonra yayılmaya baş­lamıştır. Kurucusu 12.yüzyılda Türkistan’da yaşa­yan Ahmet Yesevi’dir. Tasavvufun etkisiyle doğan Tekke edebiyatının amacı da tasavvuf düşüncesini insanlara benim­setmektir. Şairieri hecenin yanında aruzu, dörtlüğün yanın­da beyiti de kullanılmıştır. Arapça – Farsça sözcükler, Halk edebiyatının en çok bu bölümünde kullanmıştır. Bunların bir bölümü tasavvuf terimleridir. İlahi, sathiye, nutuk, devriye Tekke şiirinin başlı­ca nazım türleridir. Şimdi de “tasavvuf düşüncesi üzerinde kısaca duralım:

Tasavvuf:

Tasavvuf dinsel bir düşünce sistemidir. İslam di­ninin özgün bir yorumu olarak da değerlendirilebilir, islamiyeti yorumlarken islamiyet öncesinde oluşan Doğu ve Batı öğretileri de etkilidir.

Tasavvuf, Tanrı ve evrenin ne olduğuna, evrenin niçin yaratıldığına, insanın evren içindeki konumuna İlişkin yorumlar getirir. Tasavvufa göre evren Tanrısal güzelliğin bir yansımasıdır. Tanrının en belirgin görüntüsü insan­dır.

Temel gerçek, iyilik ve güzelliktir. Gerçek insan güzelliğe, iyiliğe, dolayısıyla da Tann’ya yönelen insandır. Tann’ya da akıl yoluyla değil, aşk yoluyla ulaşılır. Tekke edebiyatında dünyanın gericiliği, nefsin kötülüğü, Tanrı ve insan sevgisi; Hazret-i Ali’ye duyulan sevgi, Hazret-İ Muhammet’e bağlılık gibi temel konular işlenmiştir.

Tekke edebiyatının başlıca sanatçıları şunlardır:

Yunus Emre, Hacı Bayram Veli, Kaygusuz Ab­dal, Pir Sultan Abdal, Eşrefoğlu Rumi…

Aşık Edebiyatı

Aşık edebiyatı şiirlerini söyleyenler bellidir. Usta çırak ilişkisine göre yetişir. Din dişi konular işlenir. Ölüm, gurbet, doğa, ay­rılık, yoksulluk başlıca temalardır. “Aşık” denen saz şairlerinin çoğu okuma-yazma bilmez. Eğitim görenlerinin bir bölümü Divan edebi­yatından etkilenip aruzu da kullanmıştır. Şiirlerin son dörtlüğünde aşıklar, adlarını kullanırlar. Aşık edebiyatı şiirleri, meraklılarınca bir tür an­toloji sayılabilecek “cönk” adı verilen defterlerde toplanmıştır.

Aşık edebiyatının başlıca sanatçıları şunlardır:

Köroğlu, Karacaoğlan, Kayıkçı Kul Mustafa, Aşık Ömer, Ercişli Emrah, Gevheri, Dertli, Bayburtlu Zihni, Erzurumlu Emrah, Seyrani, Dadalaoğlu, Ruhsatı, Aşık Veysel.

Anonim (Ortak) Halk Edebiyatı

Anonim Halk Edebiyatı ürünlerinin temel özelliği yaratıcılarının belli olmamasıdır. Bunlar, sözlü gele­nekte yaşar ve ağızdan ağıza yayılır. Bu ürünlerin en önemlileri: Halk Masalları, Halk Hikayeleri‘dır diğer ürünler aşağıda kısaca açıklanmıştır:

Efsaneler: İçlerinde olağanüstü kişi ve olaylar bulunan, ta­rihsel olaylarla Örülmüş halk masallarıdır. Destan ve masala benzer ancak masal gibi iyi sonla bitmez.

Karagöz ile Hacivat: Seyirlik halk oyunlarındandır. Bir gölge oyunu olan türün başlıca kahramanı olan Karagöz cahil halk tipini; Hacivat ise aydın ya da yan aydın tipi temsil eder. Deriden kesilen ve “tasvir” denen birtakım bi­çimlerin, arkadan ışıklandırılmış beyaz bir perdeye yansıtılması temeline dayanır.

Orta Oyunu: Karagöz’de olduğu gibi tuluata (doğaçlamaya ) dayalıdır. Yazılı bir metne bağlı kalınmaz. Seyirci­lerle çevrilmiş bir alanda oynanır. En önemli kişileri kavuklu ve Pişekar’dır. Yanlış anlamalar, şive taklitleri söz oyunları, ha­zır cevaplık başlıca güldürü öğeleridir.

Meddah : Tek kişilik gösteridir. Meddah, öyküler anlatır­ken, öykülerde yer alan kişilerin de taklitlerini yapar. Olabildiğince, onların kılığına bürünür. Meddah öykülerinde konuşma dili kullanılır.

Bilmeceler: Çoğu ölçülü, uyaklı, aliterasyonudur. Bir söz oyunu niteliği gösterir. Amaç, bir varlık ya da nesnenin niteliklerini söyleyerek onun ne olduğunu karşıdakine buldur­maktadır.,

Fıkralar: Fıkralar, nükteli küçük öykülerdir. Güldürürken düşündürmeyi de amaçlar. Nasrettin Hoca Fıkraları, Bektaşi ve incili Çavuş fıkraları ünlüdür.

Atasözleri: Kimin, ne zaman söylediği belirsizdir. Uzun gözlem ve deneyimin ürünüdür. Toplumumuzun, kültürünün, yaşam felsefesinin yansıdığı en önemli ürünlerdir. İnsanlara öğüt vererek yol gösterir. Çoğu hece ölçüsüyle söylenmiştir

Ninniler: Küçük çocukları uyutmak amacıyla söylenirler. Ezgilidirler. Türkü biçimiyle oluşturulurlar.

Ağıtlar: Ninniler gibi ezgiyle söylenirler. Türkülerin bir tü­rü sayılabilir. Sevilen bir kişinin ölümünden duyulan acı anlatılır.

Türküler: Değişik konularda söylenebilir. Her zaman ezgi­lidir. Genellikle hecenin 11′li kalıbı kullanılır. Dü­zenleyicileri genellikle bilinmez.

Maniler: Sevgi, doğa gibi konularda söylenir. Tek dört­lükten oluşur. Uyaklanışı (a a b a) biçimindedir.

Halk Masalları

Olağanüstü kişi ve olaylar yer alır. Yer ve zaman kavramı belli değildir. Eğitici nitelik taşır. -Miş’li geçmiş zamanda anlatılır. Kahramanları periler, cüceler, devler, ejderhalar, cadılar ..Masallara baka­rak toplumun yaşama bakışını, düşünüş biçimini, hayal ve özlemlerini anlayabiliriz. Halk masallarının en ünlüsü Keloğlan masallarıdır.

Halk Hikayeleri

Destanların belirli bir süreçte konu ve biçimce değişimleri sonucu ortaya çıkmış ürünlerdir. Destana göre gerçekçidir. Kişi ve olaylar olağana, doğal boyutlarına yakındır. Halk hikayesinde şiirle düzyazı iç içedir.

Halk Hikayeleri konulara göre dinsel halk öyküleri (Battal Gazi, Danişment Gazi) ; aşk hikayeleri (Kerem ile Aslı, Arzu ile Kamber, Tahir ile Zöhre, Ferhat ile Şirin ); kahramanlık hikayeleri ( Köroğlu öyküleri) ; destani halk hikayeleri ( Dede Korkut hikayeleri ) olarak bölümlenebilir.

Bunlardan Dede Korkut Destanları (öyküleri) üzerinde duralım:

Dede Korkut Hikayeleri

Destandan halk hikayeciliğine geçiş dönemi ürünüdür. Dede Korkut Hikayeleri 12 hikayeden oluşur. 15.yüzyılda derlenerek yazıya geçildiği sanılmaktadır. Öykülerdeki olaylar Kuzeydoğu Anadolu, Kaf­kasya ve Azerbaycan’da geçmektedir, öykülerde Müslüman Oğuzların yaşamlarından, Müslüman olmayan komşularıyla (Rumlar ve Ermeniler) savaşlarından söz edilmektedir.

Öykülerde şiirle düzyazı iç içedir. Ses tekrarları­na (aliterasyonlara) sıkça yer verilmiştir. Hem İslamiyet etkisini, hem de İslamiyet öncesi etkiler barındırır. Dede Korkut Hikayeleri Eski Anadolu Türkçesiyle yazılmış halk düzyazısı Özelliği taşır. Olağanüstü kişi ve olayların yer aldığı öykünün konusu 13. yüzyılda geçmektedir. Dili yalındır. Dresten ve Vatikan kütüphanelerinde öykülerin iki özgün örneği bulunmaktadır.

ATATÜRKÇÜ BİR CUMHURİYET GENCİ
 

SİTEME HOŞGELDİNİZ. BEN ORTA ÖĞRETİM ÖĞRENCİSİ ATATÜRKÇÜ, CUMHURİYETE BAĞLI BİR TÜRK GENCİYİM. BU SAYFALARDA YAZILARIMI VE DİLİM DÖNDÜĞÜNCE BİLGİLERİMİ PAYLAŞARAK BELKİ BİR FAYDAM OLUR DİYE ÇABALAMAKTAYIM... SEVGİ VE SAYGILARIMLA...

TÜRK OLMAK...
 
TÜRK OLMAK YÜREK İSTER, CESARET İSTER, DAMARLARINDAKİ ASİL KANIN ONURUNU TAŞIYACAK GÜÇ İSTER...
KİMLİĞİNDE DEĞİL YÜREĞİNDE TÜRK OLAN BİR TÜRK EVLADIYIM...
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ
 
Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!




Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927





GENÇLİĞİN ATATÜRK'E CEVABI
 
Ey Büyük Ata,
Varlığımızın en kutsal temeli olan, Türk İstiklâl ve Cumhuriyetinin sonsuz bekçisiyiz. Bu karar, değişmez irademizin ilk ve son anlatımıdır. İstikbâlde, hiçbir kuvvet bizi yolumuzdan döndürmeyecektir. Bizler, bütün hızımızı senden, ulusal tarihimizden ve ruhumuzdaki sönmez inanç ateşinden alıyoruz. Senin kurduğun güçlü temeller üzerinde attığımız her adım sağlam, yaptığımız her atılım bilinçlidir. En kıymetli emanetimiz olan, Türk İstiklâl ve Cumhuriyeti, varlığımızın esası olarak, eğilmez başların, bükülmez kolların, yenilmez Türk evlatlarının elinde sonsuza dek yaşayacak ve nesillerden nesillere devredilecektir. İstiklâl ve Cumhuriyetimize kastedecek düşmanlar, en modern silahlarla donanmış olarak, en kuvvetli ordularla üzerimize saldırsalar dahi, ulusal birliğimizi ve yenilmez Türk gücünün zerresini bile sarsamayacaktır. Çünkü, bu aziz vatanın toprakları üzerinde yetişen azimli ve inançlı Türk gençliği, dökülen temiz kanların ve Cumhuriyet devrimlerimizin aydın ürünleridir. Vatanın ve milletin selameti için her zorluğa iman dolu göğsümüzü germek, gerçek amacımızı olacaktır.

Ey Türk'ün büyük Ata'sı !
İstiklâl ve Cumhuriyetimizi korumak gerektiği zaman, içinde bulunacağımız durumlar ve şartlar ne olursa olsun, kudret ve cesaretimizi damarlarımızdaki asil kandan alarak, bütün engelleri aşıp her güçlüğü yenmek azmindeyiz.

Türk gençliği olarak özgürlüğün, bağımsızlığın, egemenliğin, cumhuriyet ve devrimlerin yılmaz bekçileriyiz. Her zaman, her yerde ve her durumda Atatürk ilkelerinden ayrılmayacağımıza, çağdaş uygarlığa geçmek için bütün zorlukları yeneceğimize, namus ve şeref sözü verir, kendimizi büyük Türk ulusuna adarız.

Türk Gençliği
DERS İZLE
 
 
Bugün 13 ziyaretçi (14 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol