Halifeliğin Kaldırılması ( 3 Mart 1924 )

Halifeliğin Kaldırılması ( 3 Mart 1924 )

Günümüzde sürekli tartışılan bir konudur laiklik…

Halifeliğin kaldırılması ve laiklik ilkesinin getirilmesi ne anlam taşımaktadır bu açıdan bakılmaksızın din kavramı suiistimal edilerek sürekli tartışma konusu edilmektedir.

Din ve siyaset; bu tamamen birbirinden ayrı olan iki konu nasıl olurda bir arada telaffuz edilebilir ki…

Siyaset ülke idaresi konusunda bir yürütme kurumudur ve bu yüzdendir ki ülke bütününde yaşamakta olan bütün insanlara eşit mesafede olmalıdır. Bu bütün içerisinde yer alan insanları din, ırk, mezhep farklılıkları gözetmeden aralarında ayrım yapmadan kucaklamalıdır. Peki dini bir siyaset bu kucaklamayı ne derecede sağlayabilir…

Günümüzde bunun ne kadar başarılı olabildiği ortada değil midir? Sadece kendi dini ve düşüncelerini taşıyanları kucaklayan bir siyaset bu ülke bütünlüğünü sağlayan vatandaşların hepsini temsil edebilmekte midir? İşte daha o günlerde, bugün oluşmuş olan durumun oluşabileceğini gören Mustafa Kemal ATATÜRK ve Cumhuriyet mensupları aldıkları karar neticesinde halifeliği kaldırarak din ve devlet işlerini yani siyaseti birbirinden ayırmışlardır.

Bu doğrultuda din işlerinden nemalanmakta olan belli kitle kendilerinin faydalandığı bu kaynağın kesilmesinden rahatsızlık duyarak Mustafa Kemal ATATÜRK ve arkadaşları için çeşitli uydurma dedikodular çıkararak adeta onları din düşmanı ilan etmişlerdir. Laiklik kavramını ise insanlara dinsizlik gibi göstermeye çalışmışlardır.

Oysa bu kararın alındığı gün hiç bahsedilmese de alınan başka bir karar daha vardır. Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Vekaleti’nin kaldırılması kararı yani Ordu’nun da siyasetten ayrılması kararı…

O yüzden bu konu incelenirken bu kararları bir bütün olarak ele almak gerekir. Mustafa Kemal ATATÜRK ve Cumhuriyet mensupları aldıkları bu kararlar doğrultusunda aslında ne kadar ileri görüşlü olduklarını göstermişlerdir.

Bugün gelinen noktada görüldüğü üzere din ve ordu’nun siyasetin içerisinde olduğu durumda ortaya çıkan tablo hiçte iç açıcı bir tablo değildir. Din kavramı insanların bireysel yaşamaları gereken bir kavramdır ve bu kavram sadece bir topluluğu değil bütün insanlığı kapsamaktadır. Her insanın kendi içinde yaşadığı bir inancı vardır ve bu inancın adı ister Müslümanlık olsun, ister Hıristiyanlık olsun fark etmez netice itibarı ile bunların hepsi dini inançtır ve kişinin özgür iradesi altında yaşaması gerekmektedir. Belli bir inancın temsilcisi olan bir siyasi parti bu şartlar altında diğer inançlara ne kadar eşit davranabilir? Elindeki yetki doğrultusunda insanların üzerinde kurmaya çalıştığı baskı ile inanç özgürlüğünü kısıtlayacaktır.

Bugün bunun örneği açık şekilde önümüzde durmaktadır.

Ordu kavramını ele aldığımızda ise bariz bir gerçek vardır ortada duran… Silahlı Kuvvetler ülkemizin ve milletimizin bütününü korumakla mükellef olan bir kurumdur. Peki bu kurum siyasi iradenin içinde olduğunda bütüne karşı olan görevlerini yerine getirebilir mi? Yada diğer bir anlamda düşünürsek halkın bütünü üzerinde güvenilir midir? İşte bunları daha o günlerde gören Mustafa Kemal ATATÜRK ve Cumhuriyet mensupları aldıkları bu kararlar ile bu durumun önüne geçmiştir.

Ve…

Daha halifeliğin kaldırıldığı ilk günlerde ne kadar doğru hareket ettikleri ortaya çıkmıştır. Halifeliğin kaldırılmasının hemen ardından başta Şerif Hüseyin olmak üzere 9 ülkenin yetkilileri kendini halife ilan etmiştir. Burada gözüken tek amaç insanların dini duygularını sömürmektir. Ülkemizde ise halifeliğin kaldırılması yeni kurulan Cumhuriyet’in önünde eski sistem yanlılarının toplanma merkezi haline gelen bu tehlikenin bertaraf edilmesi açısından önem taşımaktadır. Yapılmak istenen devrimlerin halk tarafından benimsenmesini kolaylaştırmıştır.

Öncelikle düşünmek lazım; şayet Mustafa Kemal ATATÜRK vatanını ve milletini düşünmeyen bir lider olmuş olsa idi padişahlık ve halifeliği kaldırır mıydı? Günün şartlarında istese kendini padişah ve halife ilan edemez miydi?

Çok rahat bunları yapabilirdi ve günün şartları içerisinde bu çok büyük olasılıkla kabul görürdü.

Fakat Mustafa Kemal ATATÜRK her şeyden önce vatanı ve milleti düşünen bir lider olarak idare ve yönetimi milletine vermeyi uygun gördü. İşte bu büyük özelliğinden dolayı düşman olarak cephede çarpıştığı düşmanları bile Mustafa Kemal ATATÜRK’ e büyük saygı duymaktadır.

Günümüz şartlarında gelinen durum aslında alınan bu kararların ne kadar yerinde olduğunun açık bir kanıtıdır.

En basit bir konuma gelen kişilerin bile kral olmaya kalktığı günümüzde acaba diyorum bu kişiler Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün konumunda olsalardı kendilerini ne ilan ederlerdi…

Saygılarımla

Burçak YAZICI

ATATÜRKÇÜ BİR CUMHURİYET GENCİ
 

SİTEME HOŞGELDİNİZ. BEN ORTA ÖĞRETİM ÖĞRENCİSİ ATATÜRKÇÜ, CUMHURİYETE BAĞLI BİR TÜRK GENCİYİM. BU SAYFALARDA YAZILARIMI VE DİLİM DÖNDÜĞÜNCE BİLGİLERİMİ PAYLAŞARAK BELKİ BİR FAYDAM OLUR DİYE ÇABALAMAKTAYIM... SEVGİ VE SAYGILARIMLA...

TÜRK OLMAK...
 
TÜRK OLMAK YÜREK İSTER, CESARET İSTER, DAMARLARINDAKİ ASİL KANIN ONURUNU TAŞIYACAK GÜÇ İSTER...
KİMLİĞİNDE DEĞİL YÜREĞİNDE TÜRK OLAN BİR TÜRK EVLADIYIM...
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ
 
Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!




Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927





GENÇLİĞİN ATATÜRK'E CEVABI
 
Ey Büyük Ata,
Varlığımızın en kutsal temeli olan, Türk İstiklâl ve Cumhuriyetinin sonsuz bekçisiyiz. Bu karar, değişmez irademizin ilk ve son anlatımıdır. İstikbâlde, hiçbir kuvvet bizi yolumuzdan döndürmeyecektir. Bizler, bütün hızımızı senden, ulusal tarihimizden ve ruhumuzdaki sönmez inanç ateşinden alıyoruz. Senin kurduğun güçlü temeller üzerinde attığımız her adım sağlam, yaptığımız her atılım bilinçlidir. En kıymetli emanetimiz olan, Türk İstiklâl ve Cumhuriyeti, varlığımızın esası olarak, eğilmez başların, bükülmez kolların, yenilmez Türk evlatlarının elinde sonsuza dek yaşayacak ve nesillerden nesillere devredilecektir. İstiklâl ve Cumhuriyetimize kastedecek düşmanlar, en modern silahlarla donanmış olarak, en kuvvetli ordularla üzerimize saldırsalar dahi, ulusal birliğimizi ve yenilmez Türk gücünün zerresini bile sarsamayacaktır. Çünkü, bu aziz vatanın toprakları üzerinde yetişen azimli ve inançlı Türk gençliği, dökülen temiz kanların ve Cumhuriyet devrimlerimizin aydın ürünleridir. Vatanın ve milletin selameti için her zorluğa iman dolu göğsümüzü germek, gerçek amacımızı olacaktır.

Ey Türk'ün büyük Ata'sı !
İstiklâl ve Cumhuriyetimizi korumak gerektiği zaman, içinde bulunacağımız durumlar ve şartlar ne olursa olsun, kudret ve cesaretimizi damarlarımızdaki asil kandan alarak, bütün engelleri aşıp her güçlüğü yenmek azmindeyiz.

Türk gençliği olarak özgürlüğün, bağımsızlığın, egemenliğin, cumhuriyet ve devrimlerin yılmaz bekçileriyiz. Her zaman, her yerde ve her durumda Atatürk ilkelerinden ayrılmayacağımıza, çağdaş uygarlığa geçmek için bütün zorlukları yeneceğimize, namus ve şeref sözü verir, kendimizi büyük Türk ulusuna adarız.

Türk Gençliği
DERS İZLE
 
 
Bugün 44 ziyaretçi (60 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol