Katliam ve Yagma mi dediniz? Buyrun
Paylaş

KATLİAM VE YAĞMAMI DEDİNİZ? BUYRUN.

1918'de, Erzurum'da Ermenilerin içine doldurduğu Türklerle birlikte yaktığı konak. Müslüman-Türk katliamları, diğer bilinen adlarıyla Türk Katliamları (Katliamı/Mezalimi), Türklere yapılan katliamlar veya Türk Kırımı, Osmanlı Devleti dağılma döneminde Müslüman ve Türk tebaalarına yönelik katliamlardır. Bu dönemde sürgünler de yaşanmıştır. Bazı kaynaklarda etnik temizlik olarak da nitelenmektedir. Justin McCarthy, olaylardan etkilenenlerin çoğunun Türkçe konuştuğunu belirtmiştir.

Justin McCarthy, 1821 - 1922 yılları arasında yaklaşık beş buçuk milyon müslümanın Avrupa'dan sürüldüğünü ve beş milyondan fazlasının öldürüldüğü ya da kaçarken hastalık veya açlık sonucu öldüğünü tahmin etmektedir. Etnik temizlik, 1820'li - 1830'lu yıllarda Sırp ve Yunanlıların bağımsızlığı kazanmalarının, 1877 - 1878 yıllarında 93 Harbi'nin, 1912 - 1913 yıllarında Balkan savaşları'nın, I. Dünya Savaşı ve sonrası sırasında Ermeni isyanları ve çeteleri ile Türk Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu'nun Yunanistan tarafından işgali sonucunda meydana geldi. Michael Mann, 1914 Carnegie Endowment raporunda bu eylemlerin Avrupa'da daha önce görülmemiş muazzam ölçüde cani etnik temizlik olarak tanımlandığını aktarmaktadır. 20. yüzyıla girerken Balkanların Osmanlı kontorlündeki bölgelerde 4,4 milyon müslümanın yaşamakta olduğu tahmin edilmektedir. Maria Todorova'ya göre, 19. yüzyılın son 30 yılında bir milyondan fazla müslüman Balkanlar'ı terketti. 1912 - 1926 yılları arasında 2,9 milyona yakın Müslüman ya öldürüldü ya da Türkiye'ye göçe zorlandı. I. Dünya Savaşı ve Türk Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu'da 2.5 milyon Müslümanın öldüğüne ilişkin tahminler vardır.

19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başında Ermeniler tarafından Kafkasya'da yapılan katliamlar da vardır. Bu dönemdeki kayıplar hakkında değişik kaynaklardan çeşitli bilgiler bulunur. 93 Harbi sırasında Justin Mc Carthy 260 bin kişinin kaybolduğunu belirtirken, Kemal Karpat 300 bin kişinin öldürüldüğünü savunmaktadır. 20. yüzyılın başı ve I. Dünya Savaşı döneminde de bölgedeki Müslüman - Türk karşıtı Ermeni hareketleri devam etmiş, köylere karşı saldırılar yapılmıştır. Onur Hüdavendigar'a göre bu dönemde 2.5 milyondan fazla Müslüman öldürülmüştür.

Konu başlıkları

1 Yunan bağımsızlık hareketleri

1.1 Mora

1.1.1 Navarin Katliamı

1.1.2 Tripoliçe Katliamı

1.2 Orta Yunanistan

1.3 Ege adaları

2 Bulgarların yaptığı katliamlar

2.1 Nisan İsyanı

2.2 Bulgarların yaptığı diğer katliamlar

3 93 Harbi

4 Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı'nda Balkanlar

5 1905-1920 yılları arasında Ermenilerin yaptığı katliamlar

6 Türk Kurtuluş Savaşı

7 Tepkiler, akademik araştırmalar ve anma

8 Kaynakça

9 Ek okuma

Yunan bağımsızlık hareketleri

Ana madde: Yunanistan'ın bağımsızlığını kazanması

Tripoliçe'nin düşmesinin ardından sokaklardaki ölüler ve yıkılmış minare Yunan Bağımsızlık Savaşı sırasında Yunan askerler tarafından bölgedeki Türkler ve Arnavutlara karşı katliamlar yapıldı, bu savaş sırıasında her iki taraf da birbirini katletmiştir. Yunanistan'ın ilan edildiği bölgenin her yanında Türkler katledildi.[17] Yunanlılar denizlerde Türklerin gemilerine saldırıp içinde bulunanları katletti, Ağustos 1821 itibarı ile William Ogden Niles 3000 kişinin bu şekilde öldürüldüğünü belirtmektedir.

Mora:

Mora'da oturan Türk ve Arnavut nüfusu, özellikle Yunan askerlerin egemen olduğu bölgelerde katliamlara uğradı. Mora'daki Türk ve Arnavut toplulukları yok oldu. Tarihçiler, bu süreçte yarımadada genellikle bölgedeki papazların tavsiyesiyle toplamda 20 binden fazla Müslümanın öldürüldüğünü belirtmektedir; bazı tarihçiler ise bu sayıyı 15 bin olarak tahmin etmektedir; fakat sadece Tripoliçe Katliamı'nda 35 bin kişinin öldürüldüğüne ilişkin tahminler vardır. Rus askerleri ve Yunanlar, 1770'de Mistras kentinde 400 Türk'ü öldürmüştür. Türk çocuklar, minarelere çıkarılıp oradan aşağıya atılmışlardır. William Ogden Niles'ın bu isyanlar sırasında tuttuğu kayıtlara göre Patras kentinin Türk halkı da küçük bir azınlık dışında tamamen öldürüldü. Ağustos 1821'de Monemvasia kasabasının Türk sakinleri uzun süren kuşatma sonucu açlıkla karşı karşıya kaldı ve cesetleri yemeyi denediler, bu sırada Yunanlılar kasabanın surlarının dışında denizde ele geçirilmiş olan altmış erkek ve kadını öldürdü. Daha sonra Yunanlılar Türkleri Anadolu'ya götüreceklerini söyledi ve kapılar açıldı; fakat Yunanlılar kasabayı yağmaladı ve pek çok Türkü öldürdü. Daha sonra kasabadan beş yüz kadar Türkü bir gemiye bindirip Anadolu açıklarında ıssız bir adaya bıraktılar, burada da açlıkla karşı karşıya kalan Türklerden hayatta kalanlar bir Fransız tüccar tarafından kurtarıldı. William St. Clair'e göre, "Mora'daki soykırım ancak öldürecek başka Türk kalmadığında sona erdi".

Navarin Katliamı :

Yunanlılar tarafından kuşatılan Navarin kentinin Türk halkı açlık çekiyordu. Sonunda, Türklerin güvenli bir şekilde Mısır'a gönderilmelerine karar verildi. 19 Ağustos 1821 günü kentin kapıları açılınca, Yunanlılar Türklerin üzerine hücum etti ve kaçabilen 160 kişi dışında kentin yaklaşık 3000 kişilik tüm halkı öldürüldü.

Tripoliçe Katliamı :

Tripoliçe Katliamı, Mora İsyanı sırasında bölgede Türklere karşı yapılan katliamların en büyüğüydü. Şehrin Yunanların eline geçmesinden birkaç gün sonra şehre gelen Britanyalı Thomas Gordon, 8000 kişinin öldürüldüğünü tahmin etti. Katliamdan sadece köle olarak alınan bazı kadınlar ve fidye için tutulan bazı tanınmış Türkler kurtulabildi Justin McCarthy ise katliamda ölenlerin sayısının 35,000 olduğunu belirtir.Theodoros Kolokotronis, katliamdan şu şekilde bahsetti:

« Cuma gününden pazara kadar Yunan askerleri kadın, çocuk ve erkekleri katletti. Tripoliçe ve çevresinde toplam 32 bin kişi öldürüldü. [...] En sonunda, bir ulak geldi ve katliam durdu. »

Orta Yunanistan:

Atina'da sadece 190'ı askerlik yapmaya uygun olan 1190 Türk güvende olacaklarına ilişkin verilen sözler nedeniyle teslim oldu. W. Alison Phillips'e göre, bunu bu korkunç savaşta pek çok benzeri olan korkunç bir sahne izledi. Agrinio kasabasında 500 Müslüman aile ve 200 Yahudi yaşamaktaydı. Şehrin önce Yahudi, sonra da Müslüman sakinleri katledildi.

Ege adaları :

Yunanistan'ın bağımsızlığını kazandığı dönemde Ege Adaları'nda da Türkler öldürüldü. 1821 yılının mart ayında, Yunanlılar tarafından Sakız Adası'na bir saldırı düzenlendi ve Türkler katledildi. Ege Adaları'nda Osmanlı'ya karşı isyan eden Yunanlılar, bölgeden geçen Türk ticaret gemilerine ve Hac'dan gelen ve Hacce gitmekte olan gemilere saldırıp mürettebat ile yolcuları öldürdü. Theodoros Kolokotronis, Hydra adasında doksandan fazla Müslüman öldürüldüğünü belirtmektedir. Hydra'da adanın Müslüman sakinlerine yapılan katliamın dışında bir gemideki tüm Müslümanlar da öldürüldü.

Bulgarların yaptığı katliamlar

Nisan İsyanı :

Nisan 1876'da patlak veren Bulgar İsyanının başlangıcında yüzlerce Türk öldürüldü. Bulgar çetnikleri Çarlık Rusya başta olmak üzere yabancı ülkelerin kışkırtmaları ve aldıkları silah,mühimmat ve ideolojik destek ile Sivil Türk-Müslümanlara karşı sistematik bir katliama girişmilerdir. Lord Kinross'a göre, "Onlar vahşice Müslüman Türklerine saldırdı ve katletmeye başladılar." Dennis P. Hupchick'e göre, "Kötü silahlandırılan dağınık isyancılar, yeni yazılan yurtsever şarkılarını söylemekten ve çoğunluğu barışçı olan Müslüman komşularını kesmekten başka fazla birşey yapmadılar." Stanford J. Shaw'a göre "İsyanlar yayıldı, yüzlerce Müslümanlara yönelik katliamı başlattı ve Balkan limanların yakınlarındaki Osmanlı'nın başlıca kalelerini ele geçirdiler."

Bulgarların yaptığı diğer katliamlar

93 Harbi sırasında da Bulgarların yaptığı katliamlar yaşandı . Osmanlı arşivlerine göre 1908 yılında Bulgar çeteler, Balkanlar'daki köyleri basıp bölgedeki Müslümanları katlediyorlardı. Kasım 1912'de günümüzde Makedonya'da bulunan Strumica kentinde Bulgarlar otuz kadar Müslümanı öldürdü. Yine 1912 yılının sonlarında Bulgarlar Makedonya'da Müslümanlara karşı bir ay süren bir katliam yaptı ve üç ila dört bin kişiyi öldürdü.

93 Harbi :

93 Harbi sırasındaki kayıplar hakkında farklı tahminler bulunmaktadır. Richard J. Crampton, 130.000-150.000 kişilik toplu göçünün yaşandığını ve bunun yaklaşık yarısının Berlin Kongresi ile cesaret alıp ara döneminde geri döndüğünü ifade etmektedir. Dennis Hupchik ve Justin McCarthy ise 260.000 kişinin kaybolduğu ve 500.000 kişinin mülteci olduğuna işaret etmektedir. Kemal Karpat ise 300.000 kişinin öldürüldüğü ve 1 - 1.5 milyon kişinin göçe zorlandığını ileri sürmektedir.Nedim İpek de buna konuda Karpat ile aynı rakamları vermektedir. Bir başka ABD kaynağı, savaş sırasında 400,000 Türkün katledildiği ve bir milyon Türkün göç etmek zorunda kaldığını belirtmektedir. Fransız komutan Romieu, Fransa Savaş Bakanlığı'na gönderdiği raporda, 1878 ve ilerleyen yıllarda, Ermeni çetelerinin Türklere karşı terörist faaliyetlerde bulunduklarını ve nefret beslediklerini belirtmiştir. Ocak 1878'de Rus kuvvetleri ve Bulgar gönüllüleri güneye indikçe, oradaki halka karşı zulümler yapmaya başladılar.

Dönemin Britanya raporları katliamlara ilişkin bilgi içermektedir. Bu raporlara göre Issova Bala (Yukarı İssova) köyündeki 170 evden 96'sı ve okul yakılmıştır. Yukarı Sofular köyü halkının katledildiği, bundan önce ise köydeki 120 evden 13'ünün, okulun ve caminin yakıldığı belirtilmektedir. Kozluca köyünde on sekiz Türk öldürülmüş ve cesetleri yakılmıştır. Kızanlık kasabasında da Müslümanlar öldürülmüştür.

1878-1881 döneminde Osmanlıların Kafkaslarda kaybettiği topraklardan Rus kaynaklarına göre toplam 82 bin Müslüman Kars bölgesine göç etti.

Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı'nda Balkanlar:

Türkler Hıristiyanlardan, Bulgarlar Yunanlılardan ve Türklerden, Yunanlılar ve Türkler Bulgarlardan ve Arnavutlar Sırplardan kaçıyor.

—Carnegie Endowment raporu

Birinci Balkan Savaşı sırasında Balkanlardan göçen muhacirler (İstanbul, 1912).

Sırplarca kendi memleketinden kovulan Arnavut muhacirleri

Balkanlar'da Sırplar tarafından Arnavutlara yapılan katliamlara ilişkin The New York Times'ın haberi (31 Aralık 1912)

Ana madde: Balkan savaşları

Balkan savaşları sırasında Bulgarlar, Yunanlılar ve Ermenilerin Türklere ve Müslümanlara karşı yaptıkları katliamlar, 1912 Carnegie Endowment raporunda ayrıntılı olarak anlatılmaktadır. Dennis Hupchick, Balkan savaşlarının sonucu yaklaşık 1,5 milyon müslüman öldüğünü ve 400.000'nin mülteci olduğunu tahmin etmektedir.

Uluslararası raporlarına göre, Balkan savaşları sırasında Sırbistan ve Karadağ Ordusu tarafından Arnavutlara karşı katliamlar işlendi. Birinci Balkan Savaşı sırasında 1912 - 13 yıllarında Sırbistan ve Karadağ, Osmanlı kuvvetlerinin bugünkü Arnavutluk ve Kosova'dan kovulmasından sonra Arnavut nüfusune karşı çok sayıda savaş suçu işlediler. Bunlar Avrupa, Amerika ve Sırp muharefet basınlarınca aktarıldı. Bu suçlar incelemek amacıyla Carnegie Uluslararası Barış Vakfı özel bir encümeni kurdu ve 1913 yılında Balkanlara gönderdi. Sırp kontrollü Kosova Vilayeti'ndeki kurban sayısının ilk bir kaç ayda 25.000 kişi olduğu tahmin edildi.

Jusuf Hamza'ya göre Balkan Savaşları sırasında Makedonya ve Yunanistan Makedonyası'nda 300 binden fazla Türk öldürüldü. Bazı Türkler zorla Hıristiyan yapıldı. Poroi'de 200 bin, Serez'de 10 bin ve Edirne'de 5000 Türk öldürüldü. Carnegie Endownment raporu, Serez'in Bulgarlar tarafından ele geçirilmesinde kısa süre sonra Türk sakinlerinin öldürüldüğünü belirtmektedir. Justin McCarthy, Drama'ya Bulgarların girmesinin ardından yüzlerce Müslümanın öldürüldüğünü yazmıştır. Dedeağaç Bulgarların "Makedon Gönüllüleri" tarafından 12 Kasım 1912'de alındığında şehrin Müslüman semtleri yağmalandı, yüzden fazla Müslüman öldürüldü.

Danimarka'nın Riget gazetesi için haberler yazmakta olan Fritz Magnussen, Kumanovo - Üsküp bölgesinde 3000 Arnavutun Sırplar tarafından öldürüldüğünü, Arnavut köylerinin yakılıp evlerin sakinlerinin kovalanıp "fareler gibi" vurulduğunu bildirmekte, ve Sırp askerlerinin bundan gurur duyduklarını belirtmektedir.

Priştine'de şehrin Müslüman (çoğunluğu Arnavut) nüfusu şehrin kalesine beyaz bayrak çekip Sırpları kandırmak suretiyle pek çok Sırbı öldümüştü. Bunun üzerine Sırp ordusu şehre girer girmez intikam almak amacıyla halka saldırdı ve Müslüman nüfusu avlamaya başladı. Şehirde Sırp hakimiyetinin ilk günlerinde öldürülen Arnavut sayısı 5000 olarak tahmin edilmektedir.

Ferizovik'te Arnavutların kesin direnişine karşın Sırplar şehri ele geçirdi. Sırpların şehri ele geçirmesinin ardından Sırp ordusunun komutanı halka evlerine gitmelerini ve silahlarını teslim etmelerini söyledi. Direnişten sonra hayatta kalanlar geri döndüğünde 300 ila 400 kişi katledildi. Bunu Ferizovik çevresindeki Müslüman köylerinin yıkımı takip etti.

I. Dünya Savaşı sırasında, Ekim 1914'te Doxato'daki Yunanlılar bölgedeki Türklere karşı katliamlar yaptı, mallarını yağmaladı ve sahibi oldukları arazileri Yunanlılara bıraktıklarına dair belgeler imzalattı. Vodina ve bölgesinde demir sopalarla 300 Türk öldürüldü. Yunan hakimiyetine giren Dedeağaç'ta Rumlar "mezalim ve katliâm" yapmışlardır.

1912 ile 1922 yılları arasında, bölgedeki katliamlar yoğun bir şekilde devam etti. Carnegie Endowment raporuna göre, Türkler bölgedeki Hıristiyanlar, yani Sırplar, Yunanlılar ve Bulgarlar tarafından, Arnavutlar ise Sırplar tarafından öldürüldü. Kosova'da bölgedeki Müslümanların sayısını azaltarak bölgeyi Sırplaştırma hareketleri vardı. Arnavutlara uygulanan katliamlar, 1941'e kadar devam etti.

1905-1920 yılları arasında Ermenilerin yaptığı katliamlar

I. Dünya Savaşında Osmanlı Cepheleri, Kafkasya Cephesi, ve Ermeni İsyanları (I. Dünya Savaşı):

Kafkasya'da Ermeniler tarafından Türkler ve Kürtlere katliamlar yapılmıştır. Justin McCarthy, bunun sebebinin Ermenilerin bir Ermenistan devleti sınırları içine dahil etmek istedikleri Vilâyat-ı Sitte'de nüfuslarının %19 (Ermeni kaynaklarına göre %39) gibi küçük bir oranda olması ve bu nüfusun oranını arttırmanın yolunun bölgedeki Müslüman sayısını azaltmaktan geçmesidir.

Ovanes Kaçaznuni, 1905 ve 1906 yıllarında Müslümanlar ile Ermeniler arasında kanlı olayların yaşandığını belirtmektedir. 1914 yılında ise, Ermeni birliklerinin Türklere karşı faaliyetlerini başlattıklarını söylemektedir. 1915 yılında Van'ın Ermeni valisi olan Aram'a Rus bir komutan bölgedeki Kürtlerin öldürülmesini emreden bir emir gönderildi; fakat Aram emrin uygulanmayacağını belirtti.

Osmanlı arşivleri 1910-1922 yılları arasında 523,000 Türkün Ermeniler tarafından öldürüldüğünü belirtmektedir. Onur Hüdavendigar'a göre, 1914-1918 yııları arasındaki olaylarda, Ermeniler sebebiyle sayısı 2.5 ile 3 milyon arasında değişen Müslüman nüfus hayatını kaybetmiştir. Fransa Dışişleri Bakanlığı'ndan Rusya'nın Paris büyükelçiliğine gönderilen 14 Mayıs 1915 tarihli bir yazıda, Van İsyanı sırasında bölgede yaklaşık 6000 Müslümanın öldürüldüğü belirtilmektedir. Rus bir general, Ermeniler tarafından Müslümanlara karşı tecavüzlerin de gerçekleştirildiğini söylemiştir. 19 Ağustos 1915'te dönemin Avusturya büyükelçisi "Ermeniler tarafından Türklere karşı yapılan büyük ölçekte katliamlar"dan bahsetti; ama hem Türkler hem de Ermenilerin katliam yaptığını ve olayların kimin tarafından başlatılığının belli olmadığını belirtti.

1916 yılında bölgeye işgal etmekte olan Rus orduları, 16 Şubat günü Erzurum ve 11 Temmuz günü Erzincan'ı ele geçirdi. Türkler ise Erzincan'ı 13 Şubat 1918, Erzurum'u 12 Mart 1918 tarihinde geri aldı.

Rus Yarbay Tverdohlebof, 1917 yılı ilkbaharında Ermenilerin halkın elindeki silahları toplamak amacıyla halka zulmettiğini ve işkence yaptığını belirtmiştir. Daha sonra, Rus ordusu çekildikçe katliamlar artmaya başladı. 1918'de Erzincan'da Ermeniler 800 Türk sivili öldürdü. Ermeniler Erzurum'a çekilirken yoldaki Türk köylerindeki halkı öldürdüler. Ilıca'da Ermenilerden kaçamayan Türkler öldürüldü. Tepeköy'ün tüm Müslümanları 17 Şubat 1918 tarihinde öldürüldü. Tepeköy'de öldürülen Türklerin cesetleri 2010'da Atatürk Üniversitesi'nin yaptığı kazılarda bulundu ve sayıları 150 olarak tespit edildi. 26 Şubat 1918 günü Tekederesi'nden çekilen Ermeniler yolları üzerine çıkan Müslümanları oldürdü, önlerine çıkan köylerdeki halkın hayvanlarını çaldı. 27 Şubat 1918 günü Ermeniler Erzurum'un Alaca köyünde Türkleri öldürdü.Erzurum'da Türk çarşıları Ermeniler tarafından yakılmaya başlandı. 26-27 Şubat 1918 gecesi Ermeniler Erzurum'da 3000 ila 8000 Müslümanı öldürdü. Rus Yarbay Tverdohlebof, Şubat 1918 sonlarında Erzurum'a yakın köylerdeki Türklerin "ortadan kaybolduklarını" bildirmektedir. Aralık 1918'de Uluhanlı, Kamerli ve Dereleyez halkı Ermenilerin zulmüne uğradı. Mayıs 1918'de bölgeyi ele geçiren Osmanlı ordusu Ermenilerin 250 Müslüman köyünü yaktıklarını bildirdi.

1919 yılının temmuz ayında, İngiliz Yarbay Albert Rawlinson, İstanbul'daki İngiliz Genel Karargahı'na gönderdiği telgrafta, Ermenilerin Oltu'dan Bayezid hududuna kadar katliam yaptıklarını belirtmiştir. 16 Temmuz 1919 tarihli bir Osmanlı belgesi, Ermenilerin Şarur ve Nahçıvan bölgesinde Müslümanlara saldırıp öldürdüklerini, Şarur halkını Aras nehrine döktüklerini ve kırk beş köye saldırdıklarını bildirmektedir. Bu katliamlara karşılık 11. Kafkas Tümeni bölgeye sevk edilip 600 kişiden oluşan Ermeni çeteleri Osmanlılar tarafından mağlup edilmiştir. Ermeni Yarbay Melik Şahnazarov'un bir Ermeni tümeninde raporunda, 30 kadar Türk köyünü ele geçirip sakinlerini öldürdüğünü ve köyleri yağmaladığını, 29 diğer Türk köyüne de saldırmak için izin istediğini belirtmektedir. 1920 yılında, bir Ermeni subayı, yazdığı raporda Basar-Geçar'daki Türk nüfusunu ayırt etmeden öldürdüğünü bildirmektedir. 1920 yılının içerisinde, Kars'taki köylerde Türk ve Kürt nüfusu öldürülmüş, köyler yağmalanmıştır. 4 Aralık 1920 tarihli bir Osmanlı belgesi, Ermenilerin Sarıkamış'a bağlı on üç köyde katliam yaptıklarını, bu kapsamda 1975 kişiyi öldürüp 276 hanenin tahrip edildiğini belirtmektedir. Esat Uras, Ermenilerin "erkek, kadın ve çocuk ayrımı yapmadan yaptıkları" katliamların Rus kayıtlarında yer aldığını belritmektedir. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Ermeni nüfusu da bu katliam faaliyetlerini desteklemekteydi.

Bu dönemde Ermenilerin Türklere ait camileri ve diğer kamusal binalara zarar verdiğini belirten pek çok rapor da vardır.

Daha sonra, 1920 yılında imzalanan Gümrü Antlaşması ile Müslümanlara can ve mal güvenceleri verilmiştir.

30 Mart-3 Nisan 1918 tarihleri arasında yaşanan Mart Olayları veya Mart Katliamı'nda ila 12,000 Azeri ve diğer Müslüman etnik gruplara mensup kişi öldürüldü. Olaylarda Azerilerin evleri yakıldı, sokaklarda Azeri olduğu düşünülenler öldürüldü.

Mart 1920'de Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti Ermenilerin kontrolü altındaki bölgelerde 300 kadar Müslüman köyünün yakılıp sakinlerinin öldürüldüğünü tahmin edip olayları kınadı.

Türk Kurtuluş Savaşı :

İzmir'de Yunan birlikleri

14/15 Mayıs 1919 günü İzmir'in işgal edilmesinden sonra Yunan birlikleri şehrin Türk nüfusunun bir kısmını katletti. Bu katliam sırasında Rum çeteleri sokaklarda geziyorlardı. İtilaf Devletleri'nin kaynaklarına göre 15 Mayıs 1919 günü 300 ila 400 Türk öldürüldü. Yunan ordusu Anadolu içlerine doğru ilerledikçe bölgede yaşayan Türkler katliamlar, tecavüzler ve yıkımla karşı karşıya kaldı. Bir Britanyalı askeri yetkili olan Harold Armstrong Yunan ordusunun İzmir'den Anadolu içlerine doğru ilerlerken sivilleri katlederek, yakarak, yağmalayarak ve tecavüz ederek gittiğini bildirdi. Britanyalı tarihçi Arnold J. Toynbee, 15 Mayıs 1919 günü İzmir'in Yunanlılar tarafından işgalinden sonra organize bir şekilde "vahşet"lerin yürütüldüğünü yazdı. Toynbee, Yunanlıların İzmit, Yalova ve Gemlik bölgelerinde yürüttüğü zulme tanıklık ettiğini ve söz konusun bölgelerde evlerin yağmalandığını ve yakıldığını belirtti.M Marjorie Housepian, Yunan igali altındaki İzmir'de 4000 Müslümanın öldürüldüğünü yazmıştır.

Manisa'dan verilen haberlere göre Yunan ordusu sivilleri vurmuş ve öldürmüştür.Çatalca ve Hadımköy'de Yunan birlikleri Müslümanlara zulmetmiştir. 16-17 Haziran 1919'da Menemen'de Yunan askerleri bir katliam yapmış, katliamda Avrupa kaynaklarna göre en az 200 Türk ölmüş ve 200'den fazlası yaralanmıştır, bazı Türk kaynakları ise ölü sayısının 1000 civarında olduğunu tahmin etmiştir. İtilaf Devletleri'nden Komutan Hadkinson, Turgutlu, İzmir ve Nazilli'de Yunanlıların Türklere zulmettiğini belirtmiştir.

Tetkik Heyeti Raporu'na göre Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonra Ayvalık çevresinde Rum çeteleri pek çok Türkü öldürdü ve soydu. Ayvalık'ın işgalinin ilk birkaç gününde Yunan ordusu bazı askerleri ve çetecileri iki köyü yakmaktan mahkum etti.

Osmanlı kaynakları, Yunanlıların Akhisar ve Gördes'te Türkleri öldürüp kasabaları yaktıklarını bildirmiştir. Henry Ford, İzmir'den Konya'ya kadar olan bölgede Yunan askerlerinin Türk kadınlarına çok sık bir şekilde tecavüz ettiğini belirtmektedir. Eskişehir ve Afyonkarahisar'da Yunan askerleri Türk halka şiddet uygulamıştır. Johannes Kolmodin, Yunanlı birliklerin çekilirken 250 köyü yaktıklarını ve 1922 İzmir Yangını'na yol açtıklarını belirtmektedir. Kolmodin, bazı yerlerde köylülerin camilere doldurulup yakıldığını bildirmektedir. 14 Şubat 1922 günü o dönem İzmir'e bağlı olan Karatepe ile yakınlardaki iki köyün halkını köylerdeki camilere doldurdu, daha sonra petrol kullanarak camileri yaktı ve kadın, çocuk ve erkeklerden oluşan sivilleri öldürdü.

1929'da George Seldes, Yunanlıların Anadolu'da Türklere yaptığı katliamların Türklerin Yunanlılara yaptığından çok daha büyük olduğunu belirtmiştir.

Güneydoğu Anadolu bölgesinde Ermeni - Fransız işbirlikçileri Türklere yönelik öldürme, yaralama, gasp vb. olaylarında bulunmuştur. Ege Bölgesi ve İç Anadolu Bölgesi'nde de Yunan işgalini destekleyenler, öldürme, yaralama, tecavüz, gasp vb. gerçekleştirmiş ve yer yer katliamlar görülmüştür. Rum çeteleri, İstanbul'da da bazı zorlamalarda bulunmuştur. İtalyanların ise zorlamalarda vb. bulunduğuna dair güvenilir kaynak bulunamamıştır. Türklere yapılan zorlamalar bazen sistematik bir şekilde devam etmiştir.

Kurtuluş Savaşı'nın son aşamasında, bilirkişilerin oluşturduğu Tetkik Heyeti, Aydın ve çevresinde incelemelerde bulunmuş ve rapor vermiştir. Bu rapor, "Tetkik Heyeti Raporu" olarak bilinmektedir.

“ Madde 32: Alevler içinde kalan mahalleden kaçmaya çalışan kadın erkek, çocuk, Türklerin büyük bir kısmı mahalleyi şehrin kuzey kısmına bağlayan bütün yolları tutan Yunan askerleri tarafından sebepsiz olarak öldürmüşlerdir. „

“ Madde 40: Aydın Vilayeti’nin Yunan kuvvetleri tarafından işgali, mahsul ve mülk bakımından büyük maddi hasarlar yaratmıştır. „

Başkomutanlık Meydan Savaşı neticesinde gerilemekte olan Yunan ordusu, 29 Ağustos'u 30'a bağlayan gece birçok cinayet işlenmiştir ve yağmalama olayı had safhaya çıkmıştır. Mali olarak büyük zarara uğrayan Aydın'ın incir, pancar ve fasulye stokları yağmalanmıştır. Çıkan neticede, yaklaşık 1.2 milyon sterlinlik zarara uğranmıştır. Rum çeteleri, Ege Bölgesi'ndeki halktan yüzlerce sığır da çalmıştır.

Mesut Güldü Alıntısıdır…

ATATÜRKÇÜ BİR CUMHURİYET GENCİ
 

SİTEME HOŞGELDİNİZ. BEN ORTA ÖĞRETİM ÖĞRENCİSİ ATATÜRKÇÜ, CUMHURİYETE BAĞLI BİR TÜRK GENCİYİM. BU SAYFALARDA YAZILARIMI VE DİLİM DÖNDÜĞÜNCE BİLGİLERİMİ PAYLAŞARAK BELKİ BİR FAYDAM OLUR DİYE ÇABALAMAKTAYIM... SEVGİ VE SAYGILARIMLA...

TÜRK OLMAK...
 
TÜRK OLMAK YÜREK İSTER, CESARET İSTER, DAMARLARINDAKİ ASİL KANIN ONURUNU TAŞIYACAK GÜÇ İSTER...
KİMLİĞİNDE DEĞİL YÜREĞİNDE TÜRK OLAN BİR TÜRK EVLADIYIM...
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ
 
Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!




Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927





GENÇLİĞİN ATATÜRK'E CEVABI
 
Ey Büyük Ata,
Varlığımızın en kutsal temeli olan, Türk İstiklâl ve Cumhuriyetinin sonsuz bekçisiyiz. Bu karar, değişmez irademizin ilk ve son anlatımıdır. İstikbâlde, hiçbir kuvvet bizi yolumuzdan döndürmeyecektir. Bizler, bütün hızımızı senden, ulusal tarihimizden ve ruhumuzdaki sönmez inanç ateşinden alıyoruz. Senin kurduğun güçlü temeller üzerinde attığımız her adım sağlam, yaptığımız her atılım bilinçlidir. En kıymetli emanetimiz olan, Türk İstiklâl ve Cumhuriyeti, varlığımızın esası olarak, eğilmez başların, bükülmez kolların, yenilmez Türk evlatlarının elinde sonsuza dek yaşayacak ve nesillerden nesillere devredilecektir. İstiklâl ve Cumhuriyetimize kastedecek düşmanlar, en modern silahlarla donanmış olarak, en kuvvetli ordularla üzerimize saldırsalar dahi, ulusal birliğimizi ve yenilmez Türk gücünün zerresini bile sarsamayacaktır. Çünkü, bu aziz vatanın toprakları üzerinde yetişen azimli ve inançlı Türk gençliği, dökülen temiz kanların ve Cumhuriyet devrimlerimizin aydın ürünleridir. Vatanın ve milletin selameti için her zorluğa iman dolu göğsümüzü germek, gerçek amacımızı olacaktır.

Ey Türk'ün büyük Ata'sı !
İstiklâl ve Cumhuriyetimizi korumak gerektiği zaman, içinde bulunacağımız durumlar ve şartlar ne olursa olsun, kudret ve cesaretimizi damarlarımızdaki asil kandan alarak, bütün engelleri aşıp her güçlüğü yenmek azmindeyiz.

Türk gençliği olarak özgürlüğün, bağımsızlığın, egemenliğin, cumhuriyet ve devrimlerin yılmaz bekçileriyiz. Her zaman, her yerde ve her durumda Atatürk ilkelerinden ayrılmayacağımıza, çağdaş uygarlığa geçmek için bütün zorlukları yeneceğimize, namus ve şeref sözü verir, kendimizi büyük Türk ulusuna adarız.

Türk Gençliği
DERS İZLE
 
 
Bugün 15 ziyaretçi (19 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol