Karpuzun Delikanliligi Bicak Degene Kadar
Paylaş

KARPUZUN DELİKANLILIĞI BIÇAK DEĞENE KADAR…

Beni tanıyanlar bilir yaşlılarla sohbete bayılırım. Babaannemin yanında büyümüş olmanın verdiği avantajla kendimi bildim bileli yaşlılarla hep iç içe olmuşumdur. Yaşıtlarımın çoğu yaşlılarla geçirilen zamanı eziyet olarak görmesine rağmen ben tam tersi onları bir kütüphane olarak görmekteyim.

Onlarla birlikte olduğum zamanlarda hangisinin altın sayfalarını okuyacağımı şaşırıyorum. Çoğu zaman sohbet uzasın diye çaylarla ikramlarla biraz daha fazla durmalarını sağlamaya çalışıyorum. Hani oku oku bitmez derler ya işte benim gözümde bu yaşlı denilen insanlar okumakla bitirilemeyecek birer hazine konumundadır.

Akşam da 3 ayların başlangıcı için bir araya toplanmış olan bu insanlarla birlikteydim. Babaannem benden önce gitmişti bende ondan 15-20 dakika sonrası gittim.

İçeri girdiğimde Fatma teyze gülerek ne o kız sen başımıza terörist mi olacaksın diye takıldı. Neden ki dediğimde gülmeye başladı bugün yürüyüşe gitmişin diyerek 19 Mayıs yürüyüşü için gittiğimi ima etti. Gülümsedim ben bayrama gittim diyerek tepki verdim.

Biraz sinirli birazda üzgün ah be kızım ayaklarım yürüse bende gidecektim ama nerede? Bizim karpuzlara söyledim ama eşşek gibi yattılar. Çok kabadayılar ya…

Anlamıştım iki torunundan bahsediyordu. Sürekli kavgaya mehilli ama birine dalaşacağında hep yanlarında kendilerini tutup dayak yemelerini engelleyecek insanlar olmasına dikkat ederler. İşte Fatma Teyze onlara karpuz diyordu.

Diğer tarafta babaannem takıldı elleşmeyin kızıma diyerek.

Dışarıdan bir hoca gelecekmiş onu bekliyoruz dediler. Bu arada bayram nasıl oldu anlat diyerek konuyu bana attılar. Bende kendimce bayramın muhteşem geçişini, olan sorunları anlattım.

Almanya görmüş ömrünün büyük kısmını Almanya’da geçirmiş olan Hacer Abla yıllardır dönmüş olmasına rağmen hala içinde o vatan hasretinin yangınını söndürememiş olmanın burukluğu ile kızım televizyonlar o yürüyüşleri hiç göstermedi dedikten sonra eskiden yurtdışında olmalarına rağmen bayramı kutlayışlarını kendince anlattı.

Bu arada söze karışan Münevver abla, (abla dediğime bakmayın bu kadronun en yaşlısı o olduğu için herkes ona abla dediği için bende ismini öyle kazıdım aklıma) kızım sen küçük asker ile Küçük Ayşe piyesini okudun mu bayramda? Ben Küçük Ayşe olmuştum diyerek biraz zorlansa da ayağa kalkıp başladı okumaya;

- Küçük Asker Küçük Asker ne yapıyorsun?

- Nöbetteyim Vatan bekliyorum

- Küçük Ayşe Küçük Ayşe ne yapıyorsun?

- Bebeğimle oynuyorum.

Dönüp bana ya bak Münevver ablan da ne marifetler vardı derken gözlerindeki ışıltıda hala o günkü gibi bir gurur vardı.

Diğer tarafta bayram yürüyüşü için kasabaya inmek üzere daha gecenin kaçında at arabası ile yollara düştüklerini anlatmaya başlamıştı Nazik teyze…

Bu arada dinlemeye o kadar dalmışım çayını tazelemeyi unuttum diye Hacer abladan azarı da işittim tatlı tatlı…

- Kız sende ağzı açık ayran budalası gibi dinliyon aha hani benim çay?

Çayı tazeleyip gelmiştim ki; Mürvet abla kızım gördün mü dev gibi Türk Bayrağı astım balkona diyerek gidemese de evinde estirmeye çalıştığı bayramı, yüreğindeki Bayrak, Vatan sevgisini dile getiriyordu.

Diğer tarafta Küçük Fatma abla sessiz sessiz ağlıyordu. Gözlerinden dökülen yaşlardan belli idi, bugünde oğlu Cihan’ın yanına gitmişti. Cihan Fatma ablanın oğlu idi ve PKK terörünün ilk başladığı yıllarda Şehit düşmüş. Yıllardır Küçük Fatma abla yaz kış demeden her Cuma sabahı Edirnekapı Şehitliğine gider oğlunun kabrini ziyaret eder. Birkaç sefer hastalandığında okul tatilinde olduğum dönemlerde oğlum bekler diyerek benimle gitmişti. O mezarın başına oturup sanki oğlunun saçlarını okşar gibi mezar taşını okşamasına, sarılıp sarılıp mezar taşını öpmesine şahit olmuştum.

Fatma abla birden kızım dedi; siz öğrenciler gittiniz, vatandaş gitti peki ülkeyi yönetenler nerede idi. Siz çoluk çocuk yasakları çiğnemeye korkmadınız da bunlar mı korktu?

Çıkıp televizyonlarda kabadayılık ediyorlar ya…

Şimdi nerede idiler?

Desene bunlarda bizim karpuzlardan…

Dayanamamıştım…

Fatma abla bu karpuz meselesi ne diye? Sordum…

Gülmeye başladı be kız sende hiçbir şey bilmiyon diyerek başladı anlatmaya;

Bizim memlekette aha şimdiki gibi sahte kabadayılar için kullanılan bir söz vardır. Böyle sahte külhanlara için “ Karpuzun kabadayılığı bıçak değene kadar” denir. Hani yata yata büyüyen olgunlaşmış karpuza bıçak dokunduğunda çatırt diye yarılır ya! İşte bu sahte külhanlarda aynı böyledir. Sıkıştı mı hemen sıvışacak delik arar…

Güldüm…

Ne diyeyim, bizim külhanlarda bıçak gibi kınından çıkan milleti görünce çatırt diye dağılmıştı. Hiçbiri ortada yoktu.

Yeni bir deyim daha öğrenmiştim…

Diyorum ya…

Bu ihtiyarlar bence dünyanın en büyük kütüphanesi yeter ki okumasını bil.

Bende her fırsatta bu kütüphanenin altın sayfalarını çevirip çevirip okumaya çalışıyorum. Çünkü onlarda kitaplarda olmayan, derslerde anlatılmayan bilgiler var…

Allah hepsine uzun ömürler versin….

Burçak YAZICI

ATATÜRKÇÜ BİR CUMHURİYET GENCİ
 

SİTEME HOŞGELDİNİZ. BEN ORTA ÖĞRETİM ÖĞRENCİSİ ATATÜRKÇÜ, CUMHURİYETE BAĞLI BİR TÜRK GENCİYİM. BU SAYFALARDA YAZILARIMI VE DİLİM DÖNDÜĞÜNCE BİLGİLERİMİ PAYLAŞARAK BELKİ BİR FAYDAM OLUR DİYE ÇABALAMAKTAYIM... SEVGİ VE SAYGILARIMLA...

TÜRK OLMAK...
 
TÜRK OLMAK YÜREK İSTER, CESARET İSTER, DAMARLARINDAKİ ASİL KANIN ONURUNU TAŞIYACAK GÜÇ İSTER...
KİMLİĞİNDE DEĞİL YÜREĞİNDE TÜRK OLAN BİR TÜRK EVLADIYIM...
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ
 
Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!




Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927





GENÇLİĞİN ATATÜRK'E CEVABI
 
Ey Büyük Ata,
Varlığımızın en kutsal temeli olan, Türk İstiklâl ve Cumhuriyetinin sonsuz bekçisiyiz. Bu karar, değişmez irademizin ilk ve son anlatımıdır. İstikbâlde, hiçbir kuvvet bizi yolumuzdan döndürmeyecektir. Bizler, bütün hızımızı senden, ulusal tarihimizden ve ruhumuzdaki sönmez inanç ateşinden alıyoruz. Senin kurduğun güçlü temeller üzerinde attığımız her adım sağlam, yaptığımız her atılım bilinçlidir. En kıymetli emanetimiz olan, Türk İstiklâl ve Cumhuriyeti, varlığımızın esası olarak, eğilmez başların, bükülmez kolların, yenilmez Türk evlatlarının elinde sonsuza dek yaşayacak ve nesillerden nesillere devredilecektir. İstiklâl ve Cumhuriyetimize kastedecek düşmanlar, en modern silahlarla donanmış olarak, en kuvvetli ordularla üzerimize saldırsalar dahi, ulusal birliğimizi ve yenilmez Türk gücünün zerresini bile sarsamayacaktır. Çünkü, bu aziz vatanın toprakları üzerinde yetişen azimli ve inançlı Türk gençliği, dökülen temiz kanların ve Cumhuriyet devrimlerimizin aydın ürünleridir. Vatanın ve milletin selameti için her zorluğa iman dolu göğsümüzü germek, gerçek amacımızı olacaktır.

Ey Türk'ün büyük Ata'sı !
İstiklâl ve Cumhuriyetimizi korumak gerektiği zaman, içinde bulunacağımız durumlar ve şartlar ne olursa olsun, kudret ve cesaretimizi damarlarımızdaki asil kandan alarak, bütün engelleri aşıp her güçlüğü yenmek azmindeyiz.

Türk gençliği olarak özgürlüğün, bağımsızlığın, egemenliğin, cumhuriyet ve devrimlerin yılmaz bekçileriyiz. Her zaman, her yerde ve her durumda Atatürk ilkelerinden ayrılmayacağımıza, çağdaş uygarlığa geçmek için bütün zorlukları yeneceğimize, namus ve şeref sözü verir, kendimizi büyük Türk ulusuna adarız.

Türk Gençliği
DERS İZLE
 
 
Bugün 60 ziyaretçi (73 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol