Magazinsel Siyaset

MAGAZİNSEL SİYASET…

İster istemez kaset olayları seçim propagandalarının göbeğine oturdu. Şimdi merak ediyorum ve soruyorum bu durum vatandaşı direk veya dolaylı olarak ne kadar ilgilendiriyor da seçim meydanlarında bunlar bu kadar önem arz etti.

Beni hiç ilgilendirmiyor, vatandaşları da ilgilendirdiğini zannetmiyorum. Parti liderlerinin meydanlarda sürekli sıcak tuttuğu ve anlattığı bu olayları aslında neye benzetiyorum diye düşününce birden aklıma şu sanatından çok hangi barları dolaştığı ile meydanlarda yer alan sözde sanatçılar geldi.

Birinci olarak bunu kullanan partileri kınıyorum. Çünkü o kasetlerde ifşa edilenlerin yaptıklarını doğru bulmuyorum orası ayrı bir konu ama bunu meydanlarda seçim malzemesi yapanlarda bence o kasetlere konu olanlardan daha uygunsuz davranmaktadır.

Birincisi sen seçimden sonra halk için ne yapacaksın bunlar önemlidir. İşsizlik için, terör için, ekonomi için çözümlerin nelerdir. Bunları dile getirmeyerek kasetler üzerinden siyaset yapmak o partinin acizliğinin göstergesidir diye düşünüyorum.

O kasetler yayınlandıktan sonra bu o parti yönetiminin ve kasetlerde ifşa edilen kişilerin sorunudur. Bu kişiler gerekli mercilere ve kendi bireysel sorumlu oldukları eşlerine gereken açıklamaları yapmakla yükümlüdür. Bu kasetlerde yer alan kişilerin muhakkak ki aileleri bunun hesabını soracaktır. Bağlı oldukları parti yönetimi bunların hesabını soracaktır.

Fakat rakip partilerin sürekli bunları gündeme getirmeleri en az bu kasetler kadar yakışıksızdır. Düşünün bunların aileleri ve çocukları var bu kasetlerdeki insanların bir cemiyet hayatı var. Bunların siyasilerce sürekli meydanlara taşınması bu kasette olmadığı halde bu kasetteki insanlarla olan bağları nedeniyle ne kadar mağdur edildiği ortadadır.

Siyasilerinde bütün insanlarında özel hayatları vardır. Buna beğensek veya beğenmesek saygı duymak gerekir.

Seçim döneminde partilerin yapacakları ile meydanlarda olması gerekirken başkalarının özel hayatları ile meydanlarda hareket etmeleri ülkemizdeki siyasetin ne kadar boş olduğunun açık göstergesidir.

Hiçbir parti görmedim ki bu konuyu meydanlara taşımasın…

Oysa bu partilerden beklerdim ki meydanlara yapacağı projelerle insinler halka yapmak istediklerini 13 haziran’da görev verildiğinde hangi dosyalarla mecliste yer alacaklarını anlatsınlar.

İşte bu anlayış göstermektedir ki bizim siyasetimizde medyamız gibi önemli olanı değil de magazinsel olanı gündemde tutmaktadır.

Oysa o kadar önemli konular çözüm beklerken böylesine boş konuları siyasetin gündemine taşıyan halkın gündeminde tutarak bunlara umut bağlayan siyasi anlayış aslında ülkemizin gerçeğini de ortaya koymaktadır. Ülkemizde çözüm üreten siyaset yoktur, medyatik magazinsel siyaset vardır.

Kasetle oy istenir, birbirine çirkeflikle hakaretle oy istenir.

Vatandaş sorunlara çözüm bekliyor siyasetçinin umurunda değil. Siyasetçilerde bazı sanatçı geçinenler gibi gündemde kalmak için medyatik ve magazinsel olmayı icraatlarınla gündeme gelmeye yeğlemekteler.

İşte vatandaşımızın bel bağladığı siyasiler ortadadır. Şimdi demokrasi adına gidip bunlardan birine oy vereceğiz ve ülke yönetimini emanet edeceğiz. Peki magazin siyaseti ile meydanlar da cirit atanlar bu ülkeyi ne kadar yönetir?

O da tartışılır, bir van minute, bir Recep bey, pisküvit, şiker demeyi gündeme taşımak magazinsel yaklaşımla siyaset yapmak bizleri ne kadar ileri taşır…

İlerleyen dönemlerde kimin kaseti ne kadar reyting aldı diye hesaplayarak tablolarla medyada yer alan siyasetçileri görebiliriz diye düşünüyorum.

İçimden karşılarına çıkıp avaz avaz bağırmak geliyor…

Bana ne siyasilerin kasetlerinden kardeşim sen bana işsizliği nasıl çözeceksin, terörü nasıl bitireceksin onu anlat…

Ama duyacaklarını yada ciddiye alacaklarını zannetmiyorum…

Nasıl ki uyuşturucudan hapiste yatan sanatçı bozuntularını kahramanlar gibi karşılıyorsak böyle magazin siyasetini de meydanlarda ve sandıkta destekliyoruz. Bizim de siyaset anlayışımız bu demek…

İşte bu anlayıştan dolayı ileride daha çok kaset seyredeceğiz daha çok magazinsel siyasetle karşılaşacağız hatta siyasette reyting sistemine endekslenecek , kimin reytingi yüksek çıkarsa bu ülkeyi o yönetecek…

Burçak YAZICI

ATATÜRKÇÜ BİR CUMHURİYET GENCİ
 

SİTEME HOŞGELDİNİZ. BEN ORTA ÖĞRETİM ÖĞRENCİSİ ATATÜRKÇÜ, CUMHURİYETE BAĞLI BİR TÜRK GENCİYİM. BU SAYFALARDA YAZILARIMI VE DİLİM DÖNDÜĞÜNCE BİLGİLERİMİ PAYLAŞARAK BELKİ BİR FAYDAM OLUR DİYE ÇABALAMAKTAYIM... SEVGİ VE SAYGILARIMLA...

TÜRK OLMAK...
 
TÜRK OLMAK YÜREK İSTER, CESARET İSTER, DAMARLARINDAKİ ASİL KANIN ONURUNU TAŞIYACAK GÜÇ İSTER...
KİMLİĞİNDE DEĞİL YÜREĞİNDE TÜRK OLAN BİR TÜRK EVLADIYIM...
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ
 
Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!




Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927





GENÇLİĞİN ATATÜRK'E CEVABI
 
Ey Büyük Ata,
Varlığımızın en kutsal temeli olan, Türk İstiklâl ve Cumhuriyetinin sonsuz bekçisiyiz. Bu karar, değişmez irademizin ilk ve son anlatımıdır. İstikbâlde, hiçbir kuvvet bizi yolumuzdan döndürmeyecektir. Bizler, bütün hızımızı senden, ulusal tarihimizden ve ruhumuzdaki sönmez inanç ateşinden alıyoruz. Senin kurduğun güçlü temeller üzerinde attığımız her adım sağlam, yaptığımız her atılım bilinçlidir. En kıymetli emanetimiz olan, Türk İstiklâl ve Cumhuriyeti, varlığımızın esası olarak, eğilmez başların, bükülmez kolların, yenilmez Türk evlatlarının elinde sonsuza dek yaşayacak ve nesillerden nesillere devredilecektir. İstiklâl ve Cumhuriyetimize kastedecek düşmanlar, en modern silahlarla donanmış olarak, en kuvvetli ordularla üzerimize saldırsalar dahi, ulusal birliğimizi ve yenilmez Türk gücünün zerresini bile sarsamayacaktır. Çünkü, bu aziz vatanın toprakları üzerinde yetişen azimli ve inançlı Türk gençliği, dökülen temiz kanların ve Cumhuriyet devrimlerimizin aydın ürünleridir. Vatanın ve milletin selameti için her zorluğa iman dolu göğsümüzü germek, gerçek amacımızı olacaktır.

Ey Türk'ün büyük Ata'sı !
İstiklâl ve Cumhuriyetimizi korumak gerektiği zaman, içinde bulunacağımız durumlar ve şartlar ne olursa olsun, kudret ve cesaretimizi damarlarımızdaki asil kandan alarak, bütün engelleri aşıp her güçlüğü yenmek azmindeyiz.

Türk gençliği olarak özgürlüğün, bağımsızlığın, egemenliğin, cumhuriyet ve devrimlerin yılmaz bekçileriyiz. Her zaman, her yerde ve her durumda Atatürk ilkelerinden ayrılmayacağımıza, çağdaş uygarlığa geçmek için bütün zorlukları yeneceğimize, namus ve şeref sözü verir, kendimizi büyük Türk ulusuna adarız.

Türk Gençliği
DERS İZLE
 
 
Bugün 27 ziyaretçi (33 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol