Tutuklu Milletin Vekilleri
Paylaş

TUTUKLU MİLLETİN VEKİLLERİ…

Seçim döneminde uzun çabalar sarf edilerek karşı kaşıya bırakılmak istenen BDP’lilerle MHP’liler konusunda istenilen başarı sağlanamayınca olaylar bugünlere geldi dayandı.

Bugün YSK ve mahkemeler tutuklu Milletvekillerine izin vermeyerek bu oyunun son perdesini oynuyorlar ve işi daha da büyüterek BDP’lisini, MHP’lisini, CHP’lisini sokağa dökerek karşı karşıya getirmeye çabalıyorlar.

Bir noktada çevremizde komşularımızı sarıp kavuran Arap Baharı’nı , Türk Baharına çevirmeye adım adım yaklaşma çabasındalar.

Bu gelinen nokta bir yerde bugüne kadar AKP hükümetine uygulanan yol göstermelerin finale doğru yaklaşmasıdır. AKP hükümeti uyum yasaları idi, açılımdı, ileri demokrasiye geçişti gibi isimler altında gelinmek istenen noktanın alt yapısını hazırlama görevinde bulunmuştu.

Bu planın ilk adımı olarak zaten yıllardır düzenli şekilde Silahlı Kuvvetlerin yıpratılması çalışmaları devam etmekteydi. Cumhuriyet’in koruyucu unsuru konumundaki Silahlı Kuvvetler bir şekilde bu olaya müdahale edemeyecek hale getirilmek istenmektedir.

Şimdi halkı çeşitli bahanelerle sokağa dökmek için ellerinden geleni yapanlar dün Sünni-Alevi çatışmasını, Sağcı-Solcu, ayrımcılığını kullanmışlar bunda istenilen hedefe varamayınca bugün gelinen noktada ise Kürt-Türk ve Etnik Köken-Cumhuriyet Birlikteliği çatışmasına işi çevirmeye çabalamaktadırlar.

Aslında bu olay bir nokta AKP hükümetinin bu senaryonun üreticisi değil sadece bir figüranı olduğunu göstermektedir.

Çünkü bu durum AKP hükümetine menfaat sağlamadığı gibi elindeki gücü kaybetmesine de neden olacaktır. Şimdi baktığımızda oluşturulmak istenen zeminden menfaat sağlayacak olanlar kimlerdir.

Bunu araştırmak için uzman olmanın anlamı yoktur. Libya’ya insani müdahale için zaman kaybetmeyenler muhakkak ki, oluşacak bir Türk Baharında derhal insani müdahalede bulunacaktır. Sonrasında ise resmiyette dile getirilmese de Irak’ta olduğu gibi bizde de bölgesel yönetimler oluşturularak ülkemiz parçalanacaktır.

Burada asıl saldırı Cumhuriyet rejimine karşı yapılan saldırıdır. İşte bu noktada aslında cezaevinde tutuklu bulunanlar sadece bireyler değildir, Türk milletinin kendisidir.

Bulduğum çok eski bir kitapta üzerinde yazan basım tarihi Kanunuevvel 1932 yazmaktaydı, çöpe atılmış bir kitaptı dikkatimi çekmiş almıştım. Bu tesadüf belki kitabın ikinci şansı belki benim şansımdı.

Kitapta Rauf Ahmet tarafından DÜNYA İŞLERİNİN 1932 BİLANÇOSU ismi ile bir makale kaleme alınmıştı.

Makalede özellikle İngiltere ile ilgili kısım aslında bugün gelinen noktadan ülkenin nasıl yara almadan kurtarılabileceğinin de bir nevi göstergesi konumunda…

Kurtuluş Savaşında Türk Milleti karşısında başarısızlığa düşüldükten sonra İngiltere’de Amele Fırkası 1924-1929-1931 tarihlerinde ülke yönetimine geçmiş ve bu fırkanın güçlü yükselişi sonrası 1929 Dünya krizi ile ülkeyi iflasın eşiğine getirdiği ama buna rağmen yükselişini sürdürdüğünü anlatıyordu makale.

İşte bu durum karşısında İngiltere’nin Muhafazakar partileri çözümü birleşip bir Milli Hükümet kurmakta bulmuşlardı. Oluşturulan Milli Hükümet ile iflasın eşiğine getirilen İngiltere kurtarılmış ve Amele Fırkası bir noktada yok edilmiştir.

Şimdi durumu incelersek oluşan durum ülkemiz açısından gelinen noktada aslında Milli benliğimizin yok edilme durumudur. Yapmamız gereken şey çok açık ve nettir Milli Birlik ve Beraberliğimizi korumak…

Bu durumda mücadele partisel görüşten öteye gitmiştir. Yapılması gereken mücadele Milli Birlik ve Beraberlik için olmalıdır. Bu ise ancak ülkemizin Milli değerlerine ve Cumhuriyete sahip çıkan partilerin ve toplum kuruluşlarının birlikte hareket etmesi ile olmalıdır.

Aslında gündemde olan tutuklu milletvekilleri konusuna bu yönden baktığımızda görünen şudur; Tutuklu Milletin Vekilleri…

Diğer bir bakışla söyleyecek olursak % 50 alan AKP’nin silmek için çalıştığı diğer P’lik kitlenin Milli Birlik ve Beraberliğini koruma çabası…

Şimdi AKP hükümeti ve dış mihraklar bu % 50’lik kısmı bir şekilde karşı karşıya getirip bir birine kırdırma çabası içindeler. İşte bu oyunlar ise uygulanan senaryonun içinden sahnelerdir aslında…

Tutuklu olan milletvekilleri, aydınlar, subaylar değildir aslında, Tutuklu olan bu Milletin kendisidir…

Burçak YAZICI

ATATÜRKÇÜ BİR CUMHURİYET GENCİ
 

SİTEME HOŞGELDİNİZ. BEN ORTA ÖĞRETİM ÖĞRENCİSİ ATATÜRKÇÜ, CUMHURİYETE BAĞLI BİR TÜRK GENCİYİM. BU SAYFALARDA YAZILARIMI VE DİLİM DÖNDÜĞÜNCE BİLGİLERİMİ PAYLAŞARAK BELKİ BİR FAYDAM OLUR DİYE ÇABALAMAKTAYIM... SEVGİ VE SAYGILARIMLA...

TÜRK OLMAK...
 
TÜRK OLMAK YÜREK İSTER, CESARET İSTER, DAMARLARINDAKİ ASİL KANIN ONURUNU TAŞIYACAK GÜÇ İSTER...
KİMLİĞİNDE DEĞİL YÜREĞİNDE TÜRK OLAN BİR TÜRK EVLADIYIM...
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ
 
Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!




Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927





GENÇLİĞİN ATATÜRK'E CEVABI
 
Ey Büyük Ata,
Varlığımızın en kutsal temeli olan, Türk İstiklâl ve Cumhuriyetinin sonsuz bekçisiyiz. Bu karar, değişmez irademizin ilk ve son anlatımıdır. İstikbâlde, hiçbir kuvvet bizi yolumuzdan döndürmeyecektir. Bizler, bütün hızımızı senden, ulusal tarihimizden ve ruhumuzdaki sönmez inanç ateşinden alıyoruz. Senin kurduğun güçlü temeller üzerinde attığımız her adım sağlam, yaptığımız her atılım bilinçlidir. En kıymetli emanetimiz olan, Türk İstiklâl ve Cumhuriyeti, varlığımızın esası olarak, eğilmez başların, bükülmez kolların, yenilmez Türk evlatlarının elinde sonsuza dek yaşayacak ve nesillerden nesillere devredilecektir. İstiklâl ve Cumhuriyetimize kastedecek düşmanlar, en modern silahlarla donanmış olarak, en kuvvetli ordularla üzerimize saldırsalar dahi, ulusal birliğimizi ve yenilmez Türk gücünün zerresini bile sarsamayacaktır. Çünkü, bu aziz vatanın toprakları üzerinde yetişen azimli ve inançlı Türk gençliği, dökülen temiz kanların ve Cumhuriyet devrimlerimizin aydın ürünleridir. Vatanın ve milletin selameti için her zorluğa iman dolu göğsümüzü germek, gerçek amacımızı olacaktır.

Ey Türk'ün büyük Ata'sı !
İstiklâl ve Cumhuriyetimizi korumak gerektiği zaman, içinde bulunacağımız durumlar ve şartlar ne olursa olsun, kudret ve cesaretimizi damarlarımızdaki asil kandan alarak, bütün engelleri aşıp her güçlüğü yenmek azmindeyiz.

Türk gençliği olarak özgürlüğün, bağımsızlığın, egemenliğin, cumhuriyet ve devrimlerin yılmaz bekçileriyiz. Her zaman, her yerde ve her durumda Atatürk ilkelerinden ayrılmayacağımıza, çağdaş uygarlığa geçmek için bütün zorlukları yeneceğimize, namus ve şeref sözü verir, kendimizi büyük Türk ulusuna adarız.

Türk Gençliği
DERS İZLE
 
 
Bugün 51 ziyaretçi (62 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol